30 Mayıs 2010 Pazar

gelişim terapileri

Gelişim terapisine başladığımızdan beri yani neredeyse 4 yıldır içimde bir şüphe var. Doğru yolda olup olmadığımıza bir türlü emin olamıyorum. Önümde temel taş olan fizik tedavinin yanısıra bir sürü alternatif var, hidroterapi, konuşma terapisi, grup terapi, hippoterapi gibi uzuyor liste.  Hangisi ne kadar süre ile ne şekilde bir müfredatla izlenmeli, buna kim karar vermeli bilemiyorum. Uzman kişinin elinde miyiz yoksa sadece  para kazanmaya çalışan ticari bir kurumda mıyız bazen emin olamıyorum.
Bu şüphelerimin ayuka çıktığı bir dönemde, hem methini duyduğum ortopediste muayne olmaya hem de oralarda bu işler nasıl oluyor öğrenmeye İsveç'te bir çocuk hastanesine götürdüm oğlanı. Aylar süren yazışmalar sonucu doktordan randevu alabildim. Çok şey ümit etmeden, sadece tatil için orada bulunuyormuşuz da geçerken uğramışız gibi  kendimi telkin ederek hastaneye vardık. Ortam bir çocuk hastanesinin olması gerektiği gibiydi, her şey ne aşırı  sevimli ne de kasvetli...
O gün orada iki şey duydum biri tamamen doğru diğeri tamamen yanlış olan;
Doğru olan İsveç'te bizim uyguladıklarımız dışında bir gelişim terapisi olmadığı, hatta bizim daha fazla planlı programlı olduğumuzdu. Bunu duyduğumda sevindim ve kafamdaki acaba'lardan birini sildim.
Yanlış olansa doktorun oğlan hakkındaki yorumuydu. Oğlanınki gibi bir vakada gelinebilecek  en iyi yerin bu olduğu ve bizim extradan uyguladığımız her türlü terapinin onun ileri gitmesini sağlamayacağını ,ama geri gitmesini engelleyeceği görüşü ise tamamen yanlıştı.
Cevap vermedim, ama teşekkür de etmedim. Oğlanın üstünü başını giydirip, puseti iterek Stockholm'un güzel sokaklarına attım kendimi. Kahvelerimizi içtik, müzeleri gezdik, sokak şarkıları dinledik. Zaten biz hastaneye sadece geçerken uğramıştık!

2 yorum:

  1. Merhaba
    Önce gazete'de okudum seni. 'SEN' diyorum çünkü bu blogu her bir harfine kadar bir solukta okudum ve okudukça kendimi her an yanında hissettim. Hastane odasında emzirirken seni gördüm, yoğun bakımda yan yatakta ki çocuğun üstünü örterken seni gördüm, annesinin o çarşafı alıp üstünde namaz kılarken seninle birlikte sinirlendim, aralanan kapılardan giden çocuklara seninle birlikte üzüldüm...kısaca artık seni ve oğlanı tanıyorum..Seninle bir gün bir yerlerde tanışmayı, oğlanları tanıştırmayı, onların kahkahasıyla mutlu olmayı bir yandan da kahvelerimizi yudumlamayı çok isterim.

    İkinizide kocaman öpüyorum..

    YanıtlaSil
  2. Ben de çok isterim tanışmayı! Çok teşekkür ederim okuduğun, yakın hissettiğin ve bunu benimle paylaştığın için.
    Bir gün görüşmek dileğiyle...

    YanıtlaSil