23 Mayıs 2010 Pazar

hippoterapi

Bugünleri de mi görecektim?
Bir baktım benim oğlan kapkara tombiş bir midillinin üzerinde. Her iki kolundan birer seyis tutmuş, kafasını gövdesini dimdik tutarak turluyor manejin içinde, keyif çığlıkları atarak, şarkılar söyleyerek. Öyle dikkatli ki tükürüklerini bile kontrol ediyor, akmasına izin vermeden dudaklarını kapatıveriyor.
 Beni almadılar yanlarına çitin arkasında duruyorum, önümden her geçişte "anneee" diye bağırıyor sevinçle. Hani "bak bana, bak ,bak !! dercesine. Baba üstüste fotograf çekiyor. Yanımızda sevdiklerimiz.  Hepimiz şaşkınız, hepimizin yüzünde gülümseme.  Oysa sanmıştım ki atın üzerine biner binmez ağlayacak, hiç olmadı donup kalacak, bizi yanında isteyecek, 5 dakikada bitecek maceramız.
 Meğer atın tedavi etkisi sadece psikolojik değilmiş, meğer omurgadaki çalışmayan kasları da çalıştırırmış, meğer atın arka ayaklarının hareketi üzerinde oturan yürüyemeyen engellilere kalçadan yaptığı uyarı ile yürüyormuş etkisi yaratırmış hem fiziken, hem ruhen.  Meğer at anlarmış dertten ona göre kendisi ayarlarmış yürüyüşünü, yavaş yavaş, sakin sakin...
Komşunun köpeğinden hallice bu midilli, alsak bahçede baksak olmaz mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder