28 Nisan 2010 Çarşamba

korku




Çok anlatmışlardı bana ""elleri kolları seğirmeye başlar, gözleri geriye devrilir, anlarsınız mutlaka nöbet geçirdiğini" diye. "İşte o zaman saatinize bakın, 5 dkyı geçerse en yakın hastaneye koşun." "tamam" demiştim "anladım, yaparım"
Anlamamışım meğer. İnsanın anlaması için görmesi gerekiyormuş, yapabilmesi için de bilmesi.
Tükürük kaçtı sanıyoruz boğazına ilk nöbetini geçirdiğinde. Hırlamaya başladığında sarıyoruz battaniyeye, üzerimizde pijamalarla hastaneye koşuyoruz. 5 dakikada iniyoruz yokuştan, hastane burnumuzun dibi. Nasıl giriyorum acil kapısından ne diye bağırıyorum hatırlamıyorum. İnsanlar önümden çekiliyor. Oğlanın boğazına borular sokuluyor, nefes yolu açılsın diye. Sadece çocuğum var görebildiğim ve sahipsiz eller girip çıkıyor kareye, geri kalan her yer siyah. Ne mekan var ne zaman. "bu çocuk nöbet geçiriyor" diyor bir erkek sesi. Nöbet mi??? O zaman farkediyorum ki sol kolu seyiriyor. İlaç yapılıyor acilen. Şimdi saçlarını okşuyor bir erkek eli oğlanın "tamam kuşum" diyor "tamam, şimdi bitecek" O anda kendimi güvende hissediyorum, o anda kafamı kaldırıp dr'un yüzüne bakacak gücü bulabiliyorum. O anda biliyorum ki hakikatten birazdan bitecek. O anda bilmediğim tek şey, o günden beri her an benimle birlikte yaşayan bir korkunun olacağı, evin her yerine sızdığı, bulaştığı...

1 yorum:

  1. inanin okurken sizinle beraber yasadim benim 1 yasindaki kusumun yasadiklari geldi gozumun onune nekadar artik biliyorum boyle yaparim desenizde olmuyor olmuyor yine korku yiner allah yardimcimiz olsun :(((

    YanıtlaSil