20 Nisan 2010 Salı

Keşke herkes onlar kadar mutlu olsa

Oğlanı bir yaz boyunca özel bir rehab. merkezinin havuzuna hidroterapi için götürdük. Kurumun yan binası akıl hastanesiydi, bizim binanın bahçesine bakan tek bir penceresi vardı. O pencerede çubuklu pijamalı bir adam durur, bana çocuğu kime götürmem gerektiği ile ilgili tavsiyelerde bulunurdu. "tamam" derdim hep "götüreceğim" Sonra araştırdım söylediği yerler gerçekten var ve bahsettiği Dr'larsa hakikatten o yerlerde çalışıyor. O dışarıda olmak için fazla akıllıydı ben de onu ciddiye almayacak kadar deli.
Kurumun üst katında ise 15-25 yaş arası göya "zeka engelliler" için kurulmuş bir sınıf vardı. Çok değil 20 kişi kadardılar. Ben ömrümde bu kadar çok eğlenen bir grup görmedim. O kadar çok gülüyorlardı ve o kadar farklı bakıyorlardı ki herşeye, hemen onların yaşayan en mutlu insanlar olduklarını anlıyordunuz. Mesela iki oğlan vardı hep beraber dolaşan, bir çeşit siyam ikizi. Aralarında en az 20cm boy farkı vardı ama sürekli hangisinin daha uzun olduğunu soruyorlardı yanlarından geçene. Sorulan kişi "akıllı" dediğimiz mutsuz çoğunluktansa hemen uzun olanı gösterip "o" diyordu. Ama çocuklar bu cevabı yeterli bulmayıp en yakın ağacın altına gidip "peki şimdi?" diye soruyorlardı, Sonra pencerenin altında bir daha "peki şimdi?" , sonra kapının eşiğinde "peki şimdi?" Muhteşemm bir bakış açısı.
Başka bir tanesi ,Edward, bana yazdığı şiirleri okuyordu, alkışlamam şartıyla... Eskaza yanımızda fotograf makinası varsa zaten ortalık bir anda birbirine giriyordu, hemen senaryo yazılıyor, iki dakikada roller paylaşılıyor, fotoroman çekimine başlıyorduk. Sonra fark ettik ki onlar varken etrafımızda çok eğleniyoruz, başka bir boyuta geçiyoruz, kısacası mutlu oluyoruz, çünkü onlar mutlular. Bunlar dışlanan, haklarında konuşulmayan, gizlenen, utanılan insanlar, halbuki hepimiz gibiler, hatta çok ama çok daha mutlular.

4 yorum:

  1. Bloğunuzu baştan okumaya başlamıştım ki yeni bebeği olanlarla 1 sene görüşmeyelim yazınızı okudum. Mızmız anne değilim engelli yeğenlerim var, çok yakından -tabiki de anneleri kadar olamasamda- yaşıyorum.
    Ama gene de peki dedim blog sahibi annemizi üzmeden sessiz sedasız izleyip okuruz bizde :)
    Ama bu posttan sonra dayanamdım; affınıza sığınarak.

    Akıl hastası bir teyzem var. Ağır şizofreni hastası ve 28 yıldır akıl hastaneside yaşıyor. Sık sık gidiyorum ziyaretine.

    Diyorum ki deli diye hayattan soyutlanan bu insanlar mıdır deli olan; yoksa dışarda delirme sınırında olan bizler miyiz?

    Çok mutlular, çok eğelniyorlar. Bazen insanlar güldükleri için garip garip bakıyor onlara.
    Bu kadar ilginç mi acaba eğleniyor olmak ??

    YanıtlaSil
  2. sizinle tamamen aynı fikirdeyim, hatta bunu anlatmaya çalışmıştım bende ama yeterince ifade edememişim demek ki.
    söylemek istediğim kim "deli" kim değil farketmiyor, önemli olan her anı mutlu yaşayabilmek.
    Eleştirmek veya "aaa bakın ne ilginç" de demek istemedim, sevdim ben onları, orada olanları, paylaşmak istedim o kadar...

    YanıtlaSil
  3. yok yok ben yanlış anlatmışım demek istediğimi.
    Affınıza sığınarak yazarken; yeni bebeğim var, görüşmeyelim demenize rağmen izledim sizi, o yüzden yazdım. yoksa asla postunuza değildi cümlem.

    Tamamen aynı fikirdeyiz. Bunu anlatmak için yorum bırakmak istedim ama işte yazı dili olunca tam ifade edemedim demek ki.
    ilginçler aslında, bizden daha mutlu oldukları ve hayatın derdini bilmedikleri için ilginçler.
    ilginç bir şekilde çok mutlular.

    Aynı şeylerden bahsettik. Dediğim gibi yanlış bir cümle kullanıp kendimi yanlış ifade ettiysem kusuruma bakmayın ne olursunuz.

    YanıtlaSil
  4. rica ederim, ne kusura bakması :)
    sevgiler!

    YanıtlaSil