14 Haziran 2010 Pazartesi

adalar

  Sanmıştım ki kemoterapi bittiğinde sorular, endişeler, beklentiler sona erecek,  oğlan büyümüş olacak,  hep yatmaktan zayıflayan kasları güçlenecek, oyuncaklarla oynamaya başlayacak, emekleyecek, konuşacak, geç de olsa okula başlayacak, yavaş yavaş yaşıtlarını yakalayacak. Hem ben öyle sandım hem bizi izleyen doktorlar.
Sonra baktık ki o iş öyle değil, tedavi bitmiş ama oğlan hala bebek gibi, kafasını  tam tutamıyor, ellerini kullanamıyor, oturamıyor. " ilaçlardandır" dediler, "çok yattı ondandır "dediler, "tembel" dediler, herkes tahminlerde bulundu ama kimse  beyin hasarından bahsetmedi.
 Zamanla insanlar sustu, biz sustuk.
Sonra baktık  ki o iş öyle de değil.  Başka bir senaryo var ortada hiç düşünmediğimiz,  başka bir hayat var hiç tahmin etmediğimiz.
 Meğer biz işin başında derin bir soluk alıp denize dalmışız, dipten yüzüp karaya varmakmış niyetimiz, geldik diye suyun yüzüne çıkınca karanın ne kadar uzak olduğunu görüp şaşırmışız.  Sonra adaları farketmişiz, ille de karaya varmanın şart olmadığını da, adalarda yaşanabildiğini de.
O başka  hayatı yaşıyoruz biz şimdi, adalarda, sevdiklerimizle, mutlulukla, soluğumuzu da tutmuyoruz artık, o minik başın illa dik durmasının gerekmediğini de biliyoruz, o minik ağzın nasıl güzel güldüğünü de...

1 yorum:

  1. O minik ağız hep böyle gülsün,umut doldursun hepinizin,hepimizin yüreğine...

    YanıtlaSil