22 Haziran 2010 Salı

küçük dev kadın (4/4)

"Eğer Bir Gün Bir Spastikle karşılaşırsanız" devam

SOSYO-KÜLTÜREL BOYUT


● Spastiklerin sosyal aktiviteleri salt spor yapmakla sınırlandırılmak istenmektedir. Spastikler için ev ya da rehabilitasyon merkezi dışında yapılan spor, "SOSYALLİK" değil, "KENDİNİ TOPLUMA KANITLAMA SAPLANTISI"nın göstergesidir. Biz spastikler öncelikle en büyük gücümüz olan düşünsel potansiyelimizle aktif konuma gelmeli, sosyalleşmeli, kültürlü olmalı ve "BİR ŞEYLER KANITLAMA"ya zorlanmak yerine, insanlık ve evren adına "ÜRETKEN ve YARATICI" çalışmalara imza atmalıyız...

● Değişik olan konuşma stilimizi zor anlamanız çok normaldir... Anlamadığınızda bunu dürüstçe kabullenin ve anlayıncaya kadar uğraşın... Bizi yormamak için anlamış gibi görünmeye çalışmayın... Sezgilerimiz çok güçlüdür, gerçeği kolaylıkla fark eder ve dürüst davranmadığınız için öfkeleniriz. Konuşurken zorlanıyor gibi görünsek bile acı ya da ağrı duymayız. Üstelik, söylediklerimizi yabancıların anlamalarından da büyük keyif alırız.

● Bizimle çok yüksek sesle ya da kelimeleri heceleyerek yavaş yavaş konuşmayın. İşitme engelimiz çoğu zaman yoktur, "Anlama özürlü" de değiliz... Eğer biz bağırıyorsak ya da zor ses çıkarıyor gibi davranıyorsak bu, kas koordinasyon güçlüğümüzdendir.

● Konuşmaya çalıştığımızı fark ettiğinizde, ne olursa olsun, anlamsız sesler çıkarsak bile, bizi bütün varlığınızla dinleyin ve konuşmaya teşvik edin. Yakınlarımız, "Heyecanlandığımızı" iddia ederek konuşma çabamızı yadsıyabilirler, aldırmayın... Heyecanlandığımız doğrudur, ancak anlatmak istediğimiz fikirler de, göz ardı edilmemesi gereken gerçeklerdendir...

● Spastiklerle tanışmadan önce kendinizi SPASTİKLERİ GERÇEKTEN ANLAMAYA yüreklendirirseniz, ne kadar bozuk konuşursak konuşalım bizi anlarsınız... Hatta o zaman, konuşma stilimizin farklı olduğunu bile hissetmeyebilirsiniz...

● Konuşma/hareket etme çabamızı ya da aşırı kasıldığımızı ve istemsiz hareketlerimizin arttığını fark ettiğinizde biz spastiklere yapabileceğiniz en büyük yardım, "DERİN BİR SOLUK ALMAMIZI" önermektir. Uyaran olmadıkça çoğunlukla ihmal ettiğimiz bu aktivite bizi çok rahatlatır, gevşetir ve sakinleştirir... Bunun yanı sıra asla bize, "ÇOK KASILIYORSUN, ÇOK HEYECANLISIN..." vb. sözler söylemeyin. Sanki sizi rahatsız ediyormuşuz gibi duyumsayarak paniğe kapılırız ve daha çok gerginleşiriz...

● Telefonla bir yeri aradığınızda, ya da sizin telefonunuz çaldığında "FARKLI" konuşan biriyle karşı karşıyasınız... Sizinle alay edildiğini düşünmeden önce arayanın bir spastik olabileceğini aklınıza getirin ve asla kötü söz söylemeyin... Söylediklerini anlamaya çalışın, sürekli "Alo" demekle bir şey kazanmazsınız... Anlamazsanız bile notunuz varsa bırakın. Siz onu anlamıyor olabilirsiniz ama o sizi anlayacaktır... Ayrıca iletişim özgürlüğü, spastiklerin bağımsızlıklarının çok önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Çoğunlukla evde olduğumuz için, telefon aracılığıyla iletişim kurmak en doğal hakkımızdır...

● Eğer bir lokantadaysak ve siz de sipariş alacaksanız, listeyi önümüze açık koyun ve ne istediğimizi yanımızdakilere değil, bize sorun, çünkü büyük olasılıkla onlar da bize soracaklardır... Üstelik "DOĞAL" davranmanız bizi mutlu edecektir...

● Biz de herkes gibi, kültür faaliyetlerinden ve doyasıya eğlenmekten zevk alırız... Çünkü biz "HASTA" kişiler değiliz, sadece bedenimiz emirlerimize itaat etmiyor. Ailemizin tutumu doğru yönde olduğu sürece özürümüz, yaşantımızı yüksek standartta sürdürmemize engel değildir. Sosyal yaşamda bizimle karşılaştığınızda şaşırmayın...

● Spastikler hakkında çok iyi eğitilmesi gereken bir kesim vardır: TRAFİK POLİSLERİ... Bizler çoğunlukla çok zor yürütüldüğümüz ya da hiç yürüyemediğimiz için ulaşımımız bazen kucakta, tekerlekli sandalyede, bazen de sırtta taşınarak sağlanır. Bu nedenle yakınlarımız kullandıkları aracı gideceğimiz yere yakın park etmek zorunda kalırlar. "SPASTİK" terimi bilinmediği için de, bir uyarı koyulsa bile, trafik memurları tarafından ceza yazılır ya da araç çekilir... Konuya ilişkin resmi düzenlemelerden önce, sosyal boyutta bilinçlendirilen trafik polisleri, biz spastiklerin ulaşımı sağlanan araçlara kısa süreli park kolaylığı için imkan tanımalıdırlar.
Çalışmamın sonunda, tüm spastikler adına, toplumun her kesimine şu mesajı vermek istiyorum:

● BİZ SPASTİKLER İÇİN YAPILAN HER ÇALIŞMAYI ALKIŞLAMAYIN... GENİŞ AÇI DÜŞÜNÜN... EĞER GİRİŞİM "ÖZÜRÜ" DEĞİL, "İNSANI" ESAS ALIYORSA, BİREYİN BİR BÜTÜN OLARAK GELİŞİMİNİ SAĞLAYACAKSA, PSİKO-SOSYO-KÜLTÜREL AÇIDAN SPASTİKLERİ DESTEKLEYEBİLECEK NİTELİKTEYSE, AİLE EĞİTİMİ ÖN PLANDAYSA ve "BİÇİMSEL" DEĞİL, "İŞLEVSEL" İSE, TÜM GÜCÜNÜZLE ONU SAVUNUN VE MÜMKÜNSE DESTEKLEYİP GELİŞTİRİN.

● DUYGUSAL, YARDIM İÇİN YA DA "SHOW" AMACIYLA YAPILAN GİRİŞİMLERİ KİM NE DERSE DESİN, BÜTÜN BEYİN, YÜREK VE BEDENİNİZLE REDDEDİN..

● BİZ SPASTİKLERİN DUYGUSALLIK YA DA GÖSTERİŞE DEĞİL, ÖNCE İNSAN" İLKESİ PARALELİNDE HER AÇIDAN SAĞLIKLI VE ÖZGÜRCE GELİŞEBİLMEMİZİ SAĞLAYACAK İDEALİST, BİLİNÇLİ, SEVGİ VE SAYGI DOLU HİZMETLERE GEREKSİNİMİMİZ VARDIR...

http://www.aslidincman.blogspot.com/  (fotograf: kamil vojnar)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder