1 Şubat 2011 Salı

özek günü

Bir şarkı var “baby tv”de sürekli çalan;

Bir doğumgünü şarkısı;
“bugün benim özel günüm, bütün yıl bu günü bekledim, işte şimdi geldi…..” diye devam eden…

Bizim de bütün sene boyunca beklediğimiz bir gün var. “Özek” günü.
Umut’un ameliyatını yapan, tüm tedavisi boyunca yanımızda olan, önceleri 3 ayda bir MR ile kontrol yapan, şimdilerde görüşmelerimiz senede bir kez’e dönüşen doktorumuzla yaptığımız görüşme günümüz.

O gün geçtiğimiz cumartesiydi.
Doktorumuz şöyle bir baktı bize. “Bu sakallar daha da beyazlayacak” dedi eşime. “Senin belin sakatlanacak, sırtın tutmayacak.” Dedi bana. “ Bu çocuk böyle kalmayacak, büyüyecek. Yürütün demiyorum size artık, en azından oturtun diyorum.. Bir yere oturttuğunuzda arkanızı dönebilin, oradan düşmeyeceğinden emin olabilin.”

Kucağımda oturan oğluma bakıyorum. İçeri girmeden önce tembihlediğim gibi dimdik oturuyor kucağımda. Hiçbir şekilde tutmadığımı, elimle destek olmadığımı göstermek için ellerimi kaldırıyorum, iyice dikleşiyor Umut, ağız kapalı, bakışlar ileride, aynı öğrettiğim gibi. Gözlerim doluyor.
“Hayır” diyor doktor “böyle değil , tam oturacak, ellerini uzatacak.” Fark edince gözümdeki yaşı. “Sizin için” diyor “izin iyiliğiniz için söylüyorum. Buna odaklanın, atın bir kenara uğraştığınız diğer şeyleri, baş- boyun kontrolü ve denge çalışın.”
İyi de nasıl?
Çok küçük ilerliyor Umut, çok minik minik gösteriyor bize gelişmesini. Arkadaşlarımıza, tanıdıklarımıza göre dağlar kadar kocaman farklarla, bize göre küçük adımlarla, doktorumuza göre hiç!
Gözleri ayrı ayrı hareket ederdi eskiden, öyle bir kayardı ki korkardım. Şimdi normal bakabiliyor. Otururken dik durması, ayaktayken dizlerini kırmaması çok yeni. Baktığı şeyi sözle ifade etmeye çalışması, tüm sesleri ayırdığını taklitlerle anlatması, yemeğini daha iyi yiyebilmesi, sol elini kullanabilmesi hep yeni.
“Ama” diyor doktor “ama 6 yaşına geldi. Zaman çok çabuk geçiyor. Hala bezli, hala biberondan su içiyor, hala uykuda diğer tarafa dönemiyor, hala başını uzun süre dik tutamıyor.”

“Evet” diyorum içimden “ doğru, ama bardağın yarısı dolu !”

1 yorum:

  1. Anlayamazlar doktorlar.
    Ben 19-27 yaş arası neredeyse tam bağımsız yaşadım. Sonra "YEDİ TEMEL TUTUM"u yazdım. Skolyozum kötüleşti. Sonra ağrı atakları,
    20 ameliyat ve TAM BAĞIMLILIK... Şu anda fiziksel olarak bir bebek kadar bakıma muhtacım ama beynim özgür... Ben yine aynı benim... Annem yaşlanıyor. Geleceğe yönelik endişelerimiz yok mu? Tabii var ama önce bugünü keyifle yaşamaya çalışıyoruz. Evet, BARDAĞIN YARISI DOLU...

    YanıtlaSil