23 Haziran 2011 Perşembe

kan alma davası

laboratuardayım, en çok bilinirliği olan, ünü yayılmışlardan biri burası. Rutin testlerden birini istedi doktorum. Bu sefer benim kontrolüm var, Umut'la ilgili değil.
Bekleme salonundayım uzun zamandır çünkü kan alma odasında 6 aylık bir bebek var. Çok ağlıyor, çok korkmuş, çok canı yanıyor, damarı bulamıyorlar. Gözümü kapatıyorum, kulaklarımı tıkamak istiyorum ama olmuyor. Biliyorum içerde olan biteni, el üstünden bir kaç kere yokladılar, bulamadılar ve şimdi koldan yani dirsek içinden deniyorlar. Evet aynen "deniyorlar" çünkü bebekten kan almak herkesin harcı değil ve istisnalar dışında bu işi bu büyük laboratuarlar yapamıyorlar.
Umut geliyor gözümün önüne, patlamış damarlar, mosmor  şişmiş eller, 2005 yılbaşı gecesi sadece tek kolunda saydığım, gerisini saymayı kalbimin kaldırmadığı tam 24 delik. Damar kalmadığı için alnından takılan serumlar, kasık ve dirsek içinde hala izi olan cerrahi müdahale ile açılmış damar yolları... Derin derin nefes alıp sakinleşmeye çalışıyorum.
"Karışma" diyorum içimden "ilgilenme" ama olmuyor, anne yanımda oturmuş ağlıyor. En sonunda bebek kusuyor da duruyorlar. Kadına dönüp "gidin buradan" diyorum. "burada yapamazlar bu işi, sadece kontrol için alınacak 4 damla kan için çocuk helak oldu, yanlış yerdesiniz"  Kadın şaşırıyor ve "peki ne yapacağız?" diye soruyor. Hemen kısaca normal bir hayatı olan anneyi şok edecek hikayemi kısaca anlatıyorum ve oradan bir kağıt bulup, tüm tedavimiz boyunca gittiğimiz laboratuarın telefonunu yazıyorum. "parmak ucundan alacaklar kanı "diyorum, "7 gün 24 saat açık, istediğiniz zaman gidebilirsiniz" Bebeklerini alıp çıkıyorlar, dışarı.
Yine karıştırdım insanların akıllarını. Ama dayanamıyorum. Bir tahlil için dünyanın parasını alan bu kuruluşlar ya 3-4 damladan sonuç çıkartabilen cihazlardan alsınlar ya da "biz bebeklerden kan alamıyoruz" desinler. Detay gibi gelen bu şeyler aslında o kadar hayati ki bazı insanlar için, özellikle bizim gibi insanlar için.
Tüm tedavimiz boyunca yanımızda olan, tıbbi desteğin yanı sıra psikolojik destek de sağlayan, moralimizi düzelten, gecenin 3ünde bile kapıları nı herkese açan, 2006 yılbaşı gecesini bizimle kutlayıp Umut'tan kan alan, 7 yıldır şevkatli personeli hiç değişmeyen, Marmara Üniversitesi hastanesinde kanser tedavisi gören tüm çocukların adlarını ezbere sayabilen, tatlılar, baklavalarla bizi evimize yollayan Ürolab laboratuarının sahibi Cemal Bey'e sevgilerimle...

2 yorum:

  1. Bu konuda beni çok şaşırtan bir de çiftehavuzlar birunideki bayan hemsiredir. Tek seferde bir kac sanıye icinde kan alıp Arda nın aglamasına bile izin vermeden isini bitirmisti. Çok güzel bir yonlendirme yapmıssınız neden akıl karıstırmak olsun, sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. Avrupa yakasında da bildiğiniz bir yer yok mu? gerçekten çok ihtiyaç var böyle yerlere, çok...

    YanıtlaSil