14 Nisan 2011 Perşembe

düştük

Sen misin evrene yanlış mesajlar yollayan!  Sen misin oğlanın 2 yaşındaki fizik tedavi sırasında çekilen resmi ile karşılaşıp "hala aynı hareketleri yapıyor olmamıza çok bozuldum" diye öykünen. O günlerin ne kadar kötü, bugünlerin ise ne kadar iyi olduğunu unutan...
Evren hatırlattı bana dün gece...
O günlere ait  mide kasılmasını, korkudan yüreğin nasıl küçücük olduğunu, o günlerdeki gibi hissetmeyi çok kısa bir anda da olsa gösteriverdi.
Geçenlerde fizik tedavi uzmanımız dedi ki "düşmeyi gösterin, öğretin. çocuklar düşe kalka büyür. Derinliği, aşağıyı, yukarıyı anlasın, canı acıyabilir ama öğrensin.  6 senedir hiç düşürmediniz mi?   Siz de bir acayipsiniz yani..."
Dün gece "tamam" dedim "hadi düşelim bakalım, ödev değil mi çalışalım."   Salıncağımızın üzerine yüz üstü emekler pozisyonda koydum oğlanı.   Kolları önden yere doğru sarkıyor, dizleri yerde.   Zeminde mat serili, kauçuk gibi yarı sert bir maddeden.  Yerden yüksekliği en fazla 30cm.   Önce sallandık bu şekilde, öne arkaya kendini itti- çekti.  Ne güzel eğleniyoruz.  Derken bir cesaret geldi,  "seni şimdi düşüreceğim"  dedim.  Yavaşça daire çizdirmeye başladım.  Dengesini kaybetti, dizleri üzerinde kaydı ve tam istediğim gibi yanlamasına kolunun üzerine düştü, sonra da hiç istemediğim gibi kafasını çarptı.  Tam da şantın olduğu yer. "Tak" diye bir ses.  2-3 saniye sessizlik Belli, canı yandı, yüzünü buruşturdu ve inledi.  "Ağla" dedim "hadi ağla canın yandı"  Önce yalancıktan ağlıyormuş gibi ses çıkardı sonraaa işte o hiç anlamadığım şeyden oldu.  Kendini kapatıverdi.  Tüm vucudu kıpkırmızı oldu ve birdenbire soğuk ter boşaldı. Ağzını küçücük büzdü ve gözlerini kapattı. Ne zaman bir derdi olsa, özellikle büyük dertlerin başlangıcında böyle oluyordu eskiden. "Kendine gel" diye bağırarak koltuğa yatırdım, adeta bir bez bebek hiç güç yok ne kolunda ne bacağında, gözler yarı açık.  Soydum, babası alıp yüzünü ensesini yıkadı. Evin içinde 4 döndüm. Tekrar kucağıma alıp sarıldım. "yok bir şey,  yok bir şey" diye sayıkladım.  Baktım eşim telefonu eline almış doktorun numarasını çeviriyor." Dur" dedim "yok bir şey şimdi açılacak"   Ve o anda ""anne" dedi, elini kolunu oynatmaya , sonra  gülmeye başladı.
Çok kısa bir an nöbet geçiriyor sandım, çok kısa bir an eski günlere gittik sandım, çok kısa bir an kendimi kaybettim ve hala bilerek ve isteyerek oğlumu düşürdüğüm için kendimden nefret ediyorum.
Şimdi düşününce 6 yaşının sonunda  ilk defa düşünce şok mu geçirdi, çok mu şaşırdı, çok mu korktu acaba diyorum. Yine de bir cevap bulamıyorum.
bir ödevimizi daha yaptık, düştük, ama ne düşüş!

1 yorum:

  1. Ayşincim, yorum yapmadan okumaya çalışıyorum genelde çünkü ben sana değil, sen bana öğretiyorsun. Bu vakada ama seni basbayağı bütün annelerle aynı konumda gördüm: Evet, düşmeyi öğretmen gerekiyor (demek ki senin de!), ve evet, karşına çıkan o hoşlanmadığın manzara karşısında soğuk kanlı durmayı öğrenmen...
    Helal olsun, başarmışsın!
    Bir daha bu kadar ürkmezsin artık. Seni ve oğlunu tebrik ediyor, kocaman öpüyorum.

    YanıtlaSil