2 Nisan 2011 Cumartesi

arkadaşlarım

çok sinirliyim çok ama çok sinirliyim. Güzel bir gün geçirmek amaç ama benim şimdiden şafak attı. Özel bir üniversitenin kocaman bahçesindeyiz.  Günlerden pazar olmasına rağmen öğrenci dolu. 4 büyük cafe var, birinde bile yer bulamadık. masalar hep dolu, tıkış tıkış insanlar, puseti aralarından zor geçiriyorum. Herkes bize bakıyor.  Ben eşime bakıyorum, umrunda değilmiş gibi duruyor.  "Masa bul" diyorum emredercesine.  Bulduğu masaları beğenmiyorum, birinin bulunduğu yer çok esiyor, diğerine mangal dumanı geliyor. Oğlan pusetten sıkılıyor, yürümek istiyor. Kollarından tutup yürütmeye başlıyorum. Çok yavaş yürüdüğü için eşim sıkılıyor ona bu sefer daha çok kızıyorum. Yanımızdan Umut yaşında çocuklar geçiyor hepsi Umuta bakıyor "kafası inanılmaz küçük" diyor bir tanesi. Ateş basıyor yüzümü. Herkes bize bakıyor.  Ne işimiz var burada. Açım zaten, masa da bulamamışız, en yakınımda eşim duruyor tüm sinirimi ona boşaltmama ramak kalmış. Ellerim titriyor.
Tam o sırada arkadaşlarım geliyor. Tatlı Mina uzanıp Umut'u öpüyor, hep beraber sandalyeleri alıp çimenlerrin üzerine koyuyoruz masaya falan ihtiyacımız yok,  birileri kahve alıp elime tutuştuyor,  yarım saat sonra benden mutlusu yok.  Çimenlerde oturuyoruz çocuklarla.  Sonra Umut'un kollarının altından tutup çeviriyorum hızla. Çığlıklar atıyor.  Hala aynı kalabalık hala aynı insanlar ama bu sefer umrumda değil.  Kimsenin de bize baktığı yok ayrıca.  Nasıl bu kadar hızla değişti ruh halim?  Ne işimiz var burada diye düşünürken hava kararana dek orada kalıyoruz.  Hatta oğlanın bezini değiştirmeyi unuttuğumdan pantolonuna çiş sızıyor, gülerek arabaya gidip, arka koltuğa yatırıp altını değiştiriyorum. Hiç bir şey umrumda değil.
Arkadaşlarım yüzünden. Onlar yanımızda olduğu için, bizi hiç yanlız bırakmadıkları için, çocuklarını da Umut'a normal bir çocuğa davranması gerektiği gibi davranmayı öğrettikleri için, hiç bir şey umrumda değil.
İyi ki varsınız!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder