2 Temmuz 2010 Cuma

bir, iki ve üç

Süslü püslü bir kız, aşırı makyaj, ek yapılmış saçlar, topuklu ayakkabılar “sevebilir miyim” dedi, “tabii ki” dedim, “ sen ne tatlı bir şeysin,kuzum” diye yanaklarına daldı oğlanın, bizimkinin de hoşuna gitti. Zaten çok eğleniyorduk, iyice kendinden geçti. Tam o sırada sitenin kapısının önünde yoldan geçen arabaları seyredip gülüyorduk. Arkalarından “geeelll” diye bağırıyorduk, heycandan çığlıklar atıyorduk.

Kimsenin oğlanı sevmesinde sakınca yok, hatta karşılıklı sevgi alışverişinden daha güzel ne olabilir, taa ki seven kişi, gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başlayana kadar. Yine aynı şey oldu, yanımızda duran abla ağlamaya başladı, benim moralim bozuldu, oğlan neye uğradığını şaşırdı, bütün hevesimiz kaçtı, oyun yarıda kaldı.
“ablam engelli “dedi “neler yaşadığınızı biliyorum, o yüzden tutamadım kendimi kusura bakmayın” dedi.

Ne yaşadığımı, nasıl yaşadığımı benden başka kimse bilemez bu bir, ben engelli başka birini gördüğümde ağlamaya başlamıyorum bu iki, kimsenin biz eğlenirken neşemizi bozmaya hakkı yok bu da üç.

Türlü çabalarla kurduğum çok güzel bir hayatım var, bunu çevremdeki herkese de benimsetmeye çalışıyorum ama sanırım en çok mücadeleyi ailesinde engelli bir birey olanlarla veriyorum.

(illustrasyon: Joao Ruas)

1 yorum:

  1. Umut için ağlayınca, sizin memnun olacağınızı bile sanmıştır... Engelli olmak, çok dramatiktir ya, onların aklı sıra...
    Hep beraber kanlı gözyaşları dökecektiniz, olmadı...
    Yine de çok sabırlısınız Ayşin Hn. Ben olsam, kıyamet koparırdım... Bana biri ağlayacak ha !

    YanıtlaSil