25 Ocak 2011 Salı

problem

Keyif al,  yaptığın herşeyden keyif al,  istediğin herşeyi keyif alacağın için iste.  Hayalindeki o otomobili sana vereceği statü, insanların sana bakışındaki haset, hayranlık  için değil, kullanırken alacağın haz için iste.   O evi zenginliğinin göstergesi olarak değil, insanların takdiri için değil, bahçesinde ki ağacın altında veya penceresinin önünde içeceğin kahveyi yudumlarken alacağın tat için iste.  Sonra düşün o ev, o araba olmazsa hayatında ne olur, sen senliğinden kaybeder misin ? Cevabın "hayır"sa eğer,  ne mutlu sana.  Unut şimdi o isteğini, rüzgara bırak.  Gönülden istemişsen, şu oyun alanında başka keyifli bir deneyim için hayal etmişsen eğer, o ev gelir bulur seni ,o araba da,  o aşk da...
Problemler mi? Problem senin değil, problemin problemi. Sen hayatı sev, oyun oynamayı sev, bil ki bu dünya geçici, problem kendi kendini çözer zaten. Sen gülümsemeye devam et! Gül düşün!

Pazar günü bir eğitimde yepyeni insanlarla tanıştım. Aralarından biri çok dikkatimi çekti. Kadın hep çok yorgun olduğunu, çözemediği soruları olduğundan dem vurdu.  "Ev" dedi, "para" dedi, "iş" dedi, "sorun çok" dedi. Çok zarif, belli ki çok kırılgan, 40 yaşlarında tatlı bir kadın.
Bir ara  "ah" dedi, "bazen hasta olayım istiyorum, şöyle uzanıp yatayım istiyorum bir hastane odasında, bütün herkes çevremde pervane olsun istiyorum, beni ziyarete gelsinler, istediğimle konuşayım, istemediğime hastalık bahanesiyle kafamı bile kaldırmayayım"
Bunları duyunca irkildim. Aklıma hastanelerde tanıştığım hastalar geldi.  Karşımda sapasağlam bir kadın, sırf ilgi görmek, başkalarından bakım görmek için onların yerinde olmak istiyor.
Önce öfke doldum, sonra acıdım o'na. En sonundada karar verdim, kendi seçimi dedim. Problemin kendisi olmayı seçen, problemin tam ortasında yaşamak isteyen kendisi, ta kendisi...yaşayacak o zaman, acı çekecek olan yine ta kendisi...
(illustrasyon: melissa haslam)

7 yorum:

  1. harıka bır yazı. cok begendım.

    YanıtlaSil
  2. hiç hastane görmemiş mutlu sebepler dışında belli ki... ne kadar şanslı halbu ki. ben artık iyice prematüre ruhlar olduğuna inanmaya başladım.

    YanıtlaSil
  3. Süper bir yazı olmuş, çok güzel özetlemişsin, tebrikler

    YanıtlaSil
  4. Sevgi almamış vermeyi bilememiş bir insan tasviridir bu. Çevresi tarafından sevilen birisi olsaydı, yeterince ilgilenildiğini hissetseydi hiç söyler miydi böyle bir şeyi? Belki kendi problemi ama keşke bir yol göstereni olsa, keşke onu koşulsuzca seven birisi olsa yanında. Onun için ve tüm kendini kötü hisseden insanlar için ben bunu diliyorum.

    YanıtlaSil
  5. çoook güzel olmuşşş
    evet keyif alabilmek çok güzel

    YanıtlaSil
  6. her birey kendi yaşam tecrübelerinin ona tattırdığı durumları, acıları ve lezzetleri biliyor. buyüzdendir ki bir başkasının sorununu, acısını ya da bunlardan kurtuluş yolu olarak gördüğü seçimlerini, kendi kararlarımızan ya da sahip olduklarımızdan daha az görme, küçümseme hakkına sahip değiliz.

    YanıtlaSil
  7. Kimse kimseye bildigi ipuclarini veremiyor ki... Birakin en uzak yabanciyi, en yakinindakine bile bazen gozunu ac da yaptigina bi bak demek isdiginiz olmadi mi hic? Senelerdir su "keyif" isini anlatmaya calisiyorum. Tabi boyle ifade etmeyi becerememistim, o ayri. Benim yasadigim yerde oyle bi kelime bile yok. Herkesten vazgectim simdi, cocuklarima yasatmaya calisiyorum sadece ki onlar alsinlar, iclerine gecsin o kavram diye...Hos, maalesef biliyorum ki eger o paketle gelmemislerse benim onlara bile faydam olamiycaktir... Olsun, deneyenin bir yuzu....

    YanıtlaSil