11 Ocak 2012 Çarşamba

kuşlar

“Sabah kuşların resmini çekecektim ama gitmişler” dedi “o kadar da hazırlanmıştım.”
“ Hazırlanmış mıydın?” diye geçirdim içimden, kaşım gözüm oynayarak,  daha sabahın 7’siydi, gün bile aydınlanmamıştı, 3 gündür Umut boğulurcasına öksürüyordu ve ateşi vardı. Sırayla uyuyorduk, önce eşim, sonra ben, sonra yine eşim. Oğlan salondaki üçlü koltukta konumlanmış, üst üste konmuş yastıklarla destek yapılmış, yanı başında ilaçları, burun temizleme cihazı, ventolin aleti, burun taş gibi, horuldayarak uyumaya çalışıyordu.

3 gündür başka bir şey düşünmüyor, yemek yemeyi unutuyor, ilaç saatlerini sayıyor, “ çay mı, pekmez mi, zencefil mi yoksa deniz kadayıfı mı versem?” diye düşünüyor, bir endişeden diğerine atlıyordum. Eşim hep yanımdaydı, her elimi uzattığımda, bir şey istediğimde, kafamı kaldırdığımda hep hazırdı. Oğlan öksürdükçe O da benim gibi iç çekiyor ama kuşların resmini çekmeyi de düşünebiliyordu. Plan yapıp hazırlanacak, tripot kuracak vakti bulabiliyordu. Bense sadece buna şaşırıyordum.
Farklı bir aile yapımız var bizim. Gelenekselin dışında… Anne çalışıyor, baba evde çocuk bakıyor. Umut doğduğundan beri durum böyle. Kendi seçimimiz. Doktora, rehabilitasyona, fizik tedaviye, okula baba götürüyor, görüşmeleri o yapıyor hayatımıza bir şekilde değen herkes “baba ve oğul”u biliyor, varlıklarını seviyor, bu ikiliye bayılıyor, sohbet muhabbet gırla gidiyor. Bu ilginin beni kıskandırdığı zamanlar çoktur, genelde “Umut’un annesi” veya “Murat Bey’in eşi” siz misiniz diye haif şaşırarak sorarlar Şaşırmanın sebebini hala öğrenemedim. Okullarda diğer veli anneler tarafından “neden siz değil de baba getiriyor çocuğu?” diye sorgulandığım çok olmuştur. Randevu alırken engelli annesine türlü zorluk çıkartılır ama Murat Bey arayınca işler hemen hallolur. Blog yazdığım gazete haberi olunca bir TV kanalı beni bulup, eşimi canlı yayın konuğu yapmak istediğini bile söylemişti “örnek baba” olarak.
Bir psikiyatrist bana demişti ki “engelli çocuk babaları genelde ya fiziki ya da ruhani olarak mekandan ayrılırlar, çok şanslısınız sizinki yanınızda”
Eşimin o anne dolu mekanlarda bazen tek erkek olması ve dikkat çekmesi işte bu kaçan babalar yüzünden. Engelli çocuklarla dolu bir sınıfa girdiğinde “pop star” muamelesi görmesi de… Ne çocuklar, ne eğitmenler ne doktorlar ne de diğer veliler alışkın babalara.
Olması gereken bir şeyi şans olarak nitelendirmiyorum ben, doğru düzgün bir insanın yapması gerekeni yaptı eşim.
Hep benim ve oğlumuzun yanında oldu. Ama kuşları da unutmadı, kahvesini sigarasını hiç ihmal etmedi, bilgisayar oyunlarını hep yanında taşıdı.
Çoğunlukla şaşırdığım ve ağzım açık bakakaldığım bu tip hareketleri sağlam kafayla değerlendirdiğimde “normal” olarak nitelendiriyorum. Zaten bunlar da olmasa evin içinde bir “ben” daha olurdu ki aynı mekanın iki Ayşin’i birden barındırması fiziken ve ruhen mümkün değil, öncelikle Umut’a yazık !





1 yorum:

  1. çok geçmiş olsun. sağlık dolu günler geri gelsin.
    sevgiler
    gorki

    YanıtlaSil