19 Ağustos 2011 Cuma

meğer zamanı gelmiş

Bir hayalim oldu yeni, hiç ama hiç kurmayı aklıma getirmediğim.

Oğlumun bir problemi olduğunu daha doğurmadan önce bana söylediklerinden itibaren onu yaşatmaya o kadar çok odaklandım ki diğer her şey önemini yitirdi benim için. Önemli olan yaşamasıydı, önemli olan sağlıklı olmasıydı, önemli olan beni tanıyabilmesi, elini kullanabilmesi, gece rahat uyuyabilmesi, gelişiminin rayında gitmesiydi, mutlu olması hep gülmesiydi… geri kalan olmasa da olurdu. Olamayacağını düşünmedim hiç ya da bunun için üzülmedim hiçbir zaman, insan yaşatmaya çalışırken bir canlıyı, canından çok sevdiğini hayatta tutmaya çalışırken başka şeyleri nasıl düşünmez ve kafa yormazsa ben de öyle kafa yormadım işte.
O yüzden okul düşünmek hiç aklıma gelmedi benim. Zamanı gelince düşünülecek bir şey olarak bırakmıştım ucunu.
Ama şimdi bir hayalim oldu yeni , eğitim hayali.
Meğer olabiliyormuş böyle bir okul, meğer istenirse kurulabiliyormuş böyle bir vakıf, böyle bilgili deneyimli insanlar bir araya gelebiliyormuş.
2 gün yaz okuluna yolladım, bakıcısıyla beraber, sabah 9 akşam 4. Bilmek istedim ne yapıyor, ne yapıyorlar…
Rehberlik merkezindeki ablalar hiçbir zaman yeterli bulmadılar Umut’u, hiçbir zaman grup dersine girebilir demediler. O yüzden bilmiyor Umut çocukların arasında oturmayı, hep beraber şarkı söyleyip oyun oynamayı. Ben de emin değildim o yüzden tüm gün çocuklarla ne yapabileceğinden.
İlk gün öğlen gibi dayanamadım aradım ablasını “hiç merak etmeyin” dedi, “çok memnun hayatından” “eve gelince sayacak size arkadaşlarının adlarını baştan” hayretler içinde dinledim, akşam olunca heyecanla eve koştum. “Ela diyor bizimki , mustafaya “mu”, polat’a ”po”. Mor diyor bir de yeşil! Başparmağını kaldırıp “ok” yapıyor üstelik. Kuşluk kahvaltısını yaptırmışlar pekmez ve kuşburnu çayıyla, her şarkıya katılmış kendince, dinlenmişler bir çocukla yan yana, öğlen bir arada yemişler yemeklerini, altları değiştirilmiş hepsinin çabucak, her yer tertemizmiş, pırıl pırıl. İkinci gün ablası geri çekmiş biraz kendini bakalım arıyor mu yalnızlık çekiyor mu diye. “hiç” diyor “hiç aramadı beni, başka ablalara öpücükler attı sürekli”
Sonra kendi kendimize diyoruz ki “demek ki zamanı gelmiş bizim sıpanın, demek çocuk istermiş, okul istermiş de biz bilmezmişiz, biz hala bebek zannedermişiz”
Haftaya burs için başvuracağız, değerlendirmeye alacaklar bizimkini. Bir sınav daha vereceğiz ailecek. Her sınava girdiğimizde olduğu gibi yine yüzümüz gülerek gideceğiz, bakalım sonuç neler getirecek?



3 yorum:

  1. Sabanci vakfii degil sanirim bu kez?merak ettim neresi ve cok sevindim Umutun uyumuna,umarim burs iside olur.sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Evet aynı okul, Sabancı vaksının okulu, yaz okulu da varmış aynı eğitmenlerle, bir bakalım dedik uyum sağlayabilecek mi diye gönderdik.
    İlginize çok teşekkürler,
    sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Super bir haber cok sevindim!!! Burs icin bol sans diliyorum! Sevgiler

    YanıtlaSil