8 Kasım 2010 Pazartesi

harika pazar

"çocuğunuzun bir günü nasıl geçiyor?"
Ne klişe bir soru. Ne gariptir ki bu klişe soru bana da sorulabiliyor diye neredeyse sevinçten çığlık atacağım. Ama çizdiğim günlük tablo normalden biraz farklı, olsun varsın, evdeyiz ya, olsun sağlıklıyız ya, gülüyoruz, eğleniyoruz ya..
"Ancak haftasonunu anlatabilirim, diğer günler ben yokum akşama kadar diyorum, zaten derse gidiyor hergünü birbirinden farklı "  " olsun" diyor doktor / çocuk gelişmci, "siz anlatın"
*sabah 8:30-9:00 gibi uyanr bizimki. o kalkmadan önce ilaçları hazırlanır.  Cici bebe+süt+ labne+ tereyağı ezmesinin hemen öncesinde 2 kaşık Duphalac. Kabız olmaması gerek. 3 günden fazla kabızlık tehlike işareti. Kafadaki şant kabızlık sevmez, karın içinde basınç olmaması gerek. aman dikkat, günleri say!
* kahvaltıyı büyük iştahla yalanarak bitirir pembe yanak, sırada kutsal convulex şurup ve kepra ikilisi . Epilepsi nöbetlerini basklılansın, hiç ama hiç nöbet yaşamasın diye 3 senedir sabah akşam aldığı ilaçlar bunlar. Tabletler suda özenle eritilir, o acı su ağızdan içeri boca edilir. Hiç itiraz etmez oğlan aksine yalanır, daha istediği bile olmuştur zaman zaman. Kafadan çatlak olduğunun başka bir kanıtı bu zaten, ömrümde daha acı daha pis bir sıvı tatmadım.
*masaj zamanı tam 1 saat. eller, kollar ayaklar özenle ovulur, esnetilir, gerilir. Bazen şarkılarla bazen gözyaşları ile eşlik eder . Top üstünde oturma - denge egzersizleri kendisi tarafından çok sevilir, benim belim tutulur, dizlerim ezilir.
*sırada yüzüstü yatma var. Sırt ve boyun kasları güçlensin, kollarının üzerinde bastırarak dursun diye fizyoterapistimiz tarafından ısrarla üzerinde durulan bir hareket. Sırtüstüne dönmesin diye göğsüne yastık desteği koyarak "Baby Tv" açılır o sırada kahvaltımı yapar, evi toparlarım. Oğlan Tv'deki şarkılara eşlik eder ısrarla beni yanına çağırır, ben içerden ona seslenir ama ısrarla yanına gitmem. İsterim ki uykuda olmadığı ve tek başına kaldığı bu 45 dakikayı gerçekten tek başına geçirsin. Eline tutuşturduğum oyuncağı ile oynasın biraz canı sıkılsın, biraz oyalanmayı öğrensin.
*hava güzelse eğer pusete koyar bir kahve içmeye giderim. Yolda karşılaştıklarımızla selamlaşırız, oğlan onlara öpücükler verir, "abi- abla" diye seslenir. Kahvemi içerken bizimki kucak ister, oradan kendini aşağı atıp bu sefer yürümek ister. Ayağında atelleri varsa eğer (düzgün basmasını sağlayacak plastik ayakkabı içine giyilen dize kadar yükset sabitletici) uzun uzun yürürüz. Kahve içenlerin arasınndan, süs havuzuna, köpeklerin yanına, park etmiş arabaların arasına, o da ben de sevinçten dört köşe. İnsanlar dönüp bakarlar kimi saçını okşar, kimi bana gülümser, kimi oğlanla konuşur ama alsa ters bir bakış, söz, hareket almam, hissetmem. Tüm mesele sanırım göz önünde olmak, ne kadar olağan olduğunu göstermek.
*öğle yemeği için eve dönüş, sebzeli etli yemek blenderda bir güzel ezilir, bir biberon su ile beraber kazasız belasız, kusmasız, gazsız, balgamsız, mideye gitsin diye uğraşılır, biraz gülüş, biraz itiraz, biraz bağırış ama en fazla yarım saatte halledilir gider.
*o gün gezme tozma, park, ziyaret yoksa yatağa yollanır, bazen sukunetle, bazen itirazla.
*Öğleden sonra oyun ve azma zamanı. Top, evin içinde tavana asılmış hamaktan oluşan salıncak, altına tekerlekler çakılmış tahta parçası, koltuk altından astığımız yürüteç bizim oyuncaklarımız. Sallanır, tırmanır, emekler, güreşir, ısırır, hoplar, zıplar, tekme atar, bazen oramızı buramızı çarpar morartır, ama oynarız, ter içinde kalana kadar!
*meyve ezmesi ve vitamin. Anneye naz zamanı. Meyve tükürülür, o küçücük kap bitsin diye uğraşılır
*bahçede veya oyun odasında tur atmaca. Koltuk altlarından tutup aşağı yukarı volta . Çocuklarla veya komşularla yakalamaca, saklambaç, çarpma kaçma oyunları akşam yemeğine kadar sürer
*akşam yemeği ailecek mutfak masasında yenir. Önce oğlan yemeğini yer sonra mama sandalyesinin masası takılır üzerine oyuncaklar konur o onlarla bize yemek müziği yaparken biz yemeğimizi yer arada "kafanı dik tut" "düzgün otur" diyerek onu uyarırız.  Şimdilerde kafasına mutfak bezi bağlayarak "aç kapa" oyunu oynuyoruz.
* Yemek sonrası baba devrede. Beraber kudurmaca.
*Epilepsi ilaçlarının ikinci partisi verilir. yarım saat sonra da reflü ilacı. Rahat uyusun, gazla kaılmayla uyanmasın diye, gecenin bir yarısı kusmasın diye.
*uyku zamanı gelene dek anneyle en sevilen oyun. Dev pialtes t0pula gol atmaca. Eliyle hızla vurduğu topu duvara vurunca çıkan ses ve çığlıklar.
*pijama, alt değiştirmece, "hayır uykum yok, bakın kuduruyorum hareketleri eşliğinde yatağa baba tarafından fırlatılmaca. Oyuncak fil abiye sarılış ve mışıldama.
*bu saatten sonrası benim işte. İnternette dolaş, yazı yaz, mail oku, film seyret ve kitap okuma çalışması sırasında uykuya dal.
Harika bir pazar!
(fotograf: murat bicioğlu)

1 yorum:

  1. canım benim...seni görmek bebişle tanışmak paylaşmak isterim.ASLA YALNIZ DEĞİLSİN..bunu sakın unutma

    YanıtlaSil