2 Mart 2011 Çarşamba

iki anne, iki çocuk

iki anne, iki eski dost ,çocukları doyasıya yüzsün diye havuzbaşında buluşmuşlar.
Bu iki anne diğer annelerden farklıymış. İkiside engelli annesiymiş. Çocuklardan biri otistik diğeri ise kas hastalığından müzdaripmiş.  Anneler o gün havuzbaşındaki "normal" çocuklarla ilgilenmemişler hiç, bakmamışlar bile diğerlerine. Onların aklı fikri birbirlerinin çocuklarındaymış.
Çünkü otistik olan çocuk, fiziken mükemmelmiş, görüntü olarak normal bir çocuktan farkı yokmuş, hiç problemsiz yürüyor, yemeğini yiyormuş ama bugüne dek bir kere bile "anne" dememiş, hiç konuşmamış, annesine hiç sarılmamış, hiç göz teması kurmamış.
Çünkü kas hastası olan çoçuk annesine çok düşkünmüş, sürekli gülüyor, onlarla sohbet ediyormuş ama oturamıyor, yürüyemiyor, kıvrılmış parmaklarını açamıyor, başını bile zor tutuyormuş.
iki anne de gün boyunca kendi çocuklarında olmayan diğer özellikleri özenerek seyretmişler. "anne" kelimesini hiç duymayan diğer çocuğun ağzının içine bakmış durmuş, çocuğunun yürüdüğünü hiç görmeyen de diğerinin bacaklarına.
 Sonra ikisinin ortak noktasını keşfetmişler. Yüzmek. Her ikisi de birbirlerinden tamamen farklı olsalarda yüzmeye bayılıyorlarmış,  her çocuğun bayıldığı gibi.
Bu hikayeyi bana otistik olan çocuğun annesi anlattı. O günün ne kadar garip geçtiğini, önce birbirlerini avutmaya çalışıp sonra nasıl bundan vazgeçtiklerini, havuza girdiklerinde nasıl rahatladıklarını.
Umut'ta yüzmeyi çok seviyor. O havuza girince hepimizin kaygıları, endişeleri, burukluğu kayboluyor. O suda kollarını bacaklarını çırpıp can yeleğiyle hiç birimizin desteğini almadan kendi kendine ilerledikçe dünya duruyor.
hadi yaz gelsin artık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder